pin up casino паріматч pinup az crazy time score пин ап казино

13 Soruda Rectra ve Murat Arslan

Bu röportajımızda sizleri, Murat Arslan ve işletmeler için eğitim ve danışmanlık hizmetleriyle sektöre farklı bakış açılar kazandıran girişimi Rectra  Eğitim ve Danışmanlık ile bir araya getirdik. Girişimcilik ekosisteminin başarılı girişimcisi Murat Arslan, sizler için merak ettiğiniz soruları cevapladı.

Keyifli okumalar dileriz…

1-) İnsan kaynakları ve danışmanlık sektörlerine daha dinamik çözümler getirerek farklı bakış açıları kazandırdınız. Okurlarımızın sizi daha yakından tanıması için bize kısaca kendinizden ve girişim yolculuğunuzdan bahsedebilir misiniz?

 

Çalışma hayatıma il adımı 2000 yılında Motorola da stajyerlik ile attım. Devamında Rumeli Holding de görev yaptım. Bir sonra ki deneyimim 5 yıl boyunca Boyner Grup da Eğitim Müdür yardımcılığı ve eşzamanlı DB Positive Danışmanlık da freelance eğitmenlik oldu. Kendi girşimim öncesinde son deneyimim ise alanının en büyük STK’sı olan Türkiye İnsan Yönetimi Derneği – PERYÖN de Akademi Müdürü ve sonrasında Akademi Direktörü olarak 5 yıl görev yaptım. Bu süreler içinde eş zamanlı olarak ICF akreditasyonu olan yönetici ve kariyer koçluğu, daha önce öğrencisi olduğum Bahçeşehir Üniversitesi’nde Yüksek Lisans öğrencilerine Öğretim Görevlisi olarak deneyimlerim oldu. Toplamda 20 yıllık çalışma hayatı deneyimi yaşadım. Bunun 14 yılı yönetici olarak, 11 yılı İK alanında geçti. Eğitim ve Yönetim Danışmanlığı sektöründe eğitim satın alan, veren, tasarlayan ve satışı yapan biri olarak tüm rolleri alanının en etkili kurumlarıyla uçtan uca deneyimleme imkânı buldum diyebilirim. Dolayısı ile İK’cı, yönetici, eğitmen, tasarımcı, katılımcı rollerinin tamamını deneyimlediğimden için empati yapabiliyorum ve sektördeki tüketicilerin beklentilerini sadece tahmin değil aynı zamanda kolaylıkla tespit edebiliyorum diyebiliriz. Bu deneyim tecrübelerden yola çıkarak RECTRA ile bu çok boyutlu yaklaşım ile sektörün ihtiyaçlarına özel çözümler sunuyoruz. Geleneksel değil yenilikçi, çevik ve çözüm odaklı ve gelişmeye devam eden bir yapıdayız.

 

2-) Rectra girişiminizin ortaya çıkış hikayesini bizimle de paylaşabilir misiniz? Rectra olarak hangi misyon ve değerler ile yola çıktınız?

 

RECTRA’yı 36 yaşında kurdum. Dünya tarihinde yakın geçmişin, belki de asrın en çetin zamanlarından birini yani Pandemi dönemini yaşarken, birçok meslektaşımın Pandeminin yarattığı ekonomik daralmadan kaynaklı haklı olarak danışmanlıktan tekrar kurumsal hayata dönme kararı aldığı bir dönemde şirket kurmak tam bir meydan okumaydı diyebilirim. RECTRA markasını oluştururken alanında çok başarılı Marka Danışmanları ve tasarımcılar ile çalıştım. Kurumsal kimliğin oluşturulmasında beklediğimden de büyük katkıları oldu, onlara her zaman minnettar olacağım. Çalışmalar sırasında kendileriyle dostluk bağı kurduk, karşılıklı olarak iş birliği yapmaya devam ediyoruz. Kuruluş hikayesine tekrar dönecek olursam farklı bakış açılarına, özgün fikirlere, çeşitliliğe ve geri bildirime çok önem veriyorum. Kuruluş sürecinde bir focus grup çalışması yaptık. İK’cılar, Planlamacılar, Danışmanlar ile bir araya toplandık ve etkili tespitlerimiz oldu. Tüm verileri topladıktan sonra yapmak istediğim en temel şey kolay anlaşılır-sade ve çevik bir yapı inşa etmekti. Marka adımız ve vizyonumuz tam da bu amaca hizmet ediyor, grift bir tasarım diyebiliriz. Vizyonumuz “Gelecek için potansiyeli keşfet ve geliştir”. Tüm marka isim hakları ve patentlerine sahip olduğum RECTRA adı ise, RECruitment ve TRAining’in ilk 3 hecesinden oluşuyor. Yani marka adımız vizyonumuzu yansıtıyor ve yaşatıyor. İşletmeler için potansiyeli yüksek yetenekleri buluyor, onları işin mutfağından gelen uzman eğitmenlerimiz ile birlikte yetişkinler için en uygun eğitim modeli olan ‘deneyimsel öğrenme’ modeliyle geliştiriyor, koçluk ve mentorluk desteği ile kendilerini, ekiplerini ve işlerini yönetmelerini sağlıyoruz. RECTRA olarak daha yolun başındayız, ilk günkü heyecan ve kararlılık ile uzun bir gelişme ve geliştirme yolculuğu bizi bekliyor. RECTRA Alfa kuşağı bir organizasyon ve tüm ekip ilk günden bu yana uzaktan çalışıyor.

 

3-) Yeni bir iş kurarken ekibimizi doğru seçmenin öneminden sıkça bahsedilir. Kurduğumuz ekibin iş planımıza da inanması beklenir. Siz ilk ekibinizi kurarken nelere dikkat ediniz? İdeal bir ekip tanımınız var mı?

Ekibin doğru seçilmesi elbette çok önemli fakat benim bu konuda 3 aşamadan oluşan çok net bir yaklaşımım var. Hemen reçetemi halka açık olarak paylaşayım.

 

  1. Egolarından sıyrıl, organizasyonu ben merkezli olarak kurma, öğrenen ve kendi kendini yöneten yapıya dönüştür. Süreçleri, çalışan rolleri ve rollerden beklentileri doğru tanımla.
  2. Vizyonunu net olarak tanımla ve bu ortak vizyona inanan potansiyeli yüksek çalışanlar ile kadronu oluştur. Ek bilgi de vereyim; ekip arkadaşlarımızda aradığımız ilk kriter öğrenme açıklığının yüksek olması ve dürüstlük.
  3. Delege et, gözlemle, geri bildirim kültürü yarat, teşvik et.

 

RECTRA da ve geçmişte yönettiğim tüm ekiplerde bu yaklaşımı tercih ettim. Bugüne geldiğimizde ekibimiz yatay organizasyon yapısında, bey-hanım sıfatlarının kullanılmadığı katılımcı bir yapıda.

 

4-) Rectra’yı kurmadan önce, bu sektöre ilginiz ya da bu sektörde deneyiminiz olmuş muydu?

Bu konuda çok mütevazı olmayacağım, muhtemelen sektörün tüm süreçlerini deneyimleyen ve tüm görevleri – rolleri üstlenmiş birkaç kişiden biri olabilirim 😊 Elbette sektörel deneyimim ve tecrübem PERYÖN Akademi Direktörlüğü görevim ile epey artmış oldu. Madem konusu açıldı benim için anlamlı bu süreçten de kısaca bahsedeyim. Görev yaptığım 5 yıl içinde Profesyonel ekibimiz ve Yönetim Kurulumuz ile birlikte PERYÖN Akademi’yi 8 kat büyüttük ve alanının en büyük ve güvenilir kuruluşlarından biri yaptık. Üstelik geride iyi kurulmuş bir sistem bıraktık. PERYÖN Akademi yapılanmasında da yukarıda bahsettiğim 3 aşamalı yaklaşımı uyguladım. Yani bireye bağlı kalmayan ve yeni gelecek ekiplerle daha da güçlenecek ve topluma kalıcı bir fayda sağlayacak bir miras bırakmış olma duygusu, tabiri caizse meydan okuması benim için çok tatmin ediciydi.

 

5-) Rectra için gelecek planlarınız nelerdir? 2021 yılında bizi sürpriz gelişmeler bekliyor olacak mı?

RECTRA pandemi şartlarında çok çetin zamanlarda doğdu yani Alfa Kuşağı bir işletmeyiz. Bu da demek oluyor ki RECTRA için süreçlerinin teknoloji ile ve yeni kuşaklar ile entegrasyonu tercih değil zorunluluk. Kullandığımız tüm formlarımızdan tutun da eğitim araçlarımıza, proje takip sistemlerimize kadar her şey dijital. Belki çok iddialı olacak ama kurulduğumuz günden bu yana çözüm ortaklığı için imzaladığımız sözleşmelerin basılı olduğu sayfaları saymazsak 500 sayfalık bir defterden az kâğıt tüketmiş olmalıyız. Sorunuzun cevabına gelecek olursak 2021 yılı içinde uykularımı kaçıracak kadar heyecanlandığım bir oyunlaştırma tabanlı gelişim platformu ve raporlama ara yüzü üzerinde çalışıyoruz. Çok yetenekli bir yazılım partneri ile geliştirdiğimiz bu platform 2021 yılı son çeyreğinde ve sonrasında kendinden çok söz ettirecek.

 

6-) Aslında Rectra ile kurumlara farklı perspektifler kazandırarak daha yenilikçi bir değerlendirme süreci getiriyorsunuz. Peki, sizce Rectra olarak rakiplerinizden hangi yönleriniz ile ayrılıyorsunuz?

Yenilikçi yanımızı ve değişime eşlik etme çevikliğimize daha önceki sorularınızda yer vermiştim. Bunlar dışında sektördeki en büyük farklılıklarımızdan biri de sektör paydaşlarımızı rakip olarak görmüyoruz, hatta benzer amaçlar yola çıkmış meslektaşlarımız ile güçlü partnerlik anlaşmaları imzaladık. Partnerlerimiz ile birlikte sektör ne kadar büyürse o kadar çok fayda sunma imkânı olur düşüncesindeyiz. Bu yaklaşım geleneksel çalışma modellerini savunan bazı meslektaşlarım tarafından kabul görmedi. Partnerlik anlaşmalarımızı da bu esnekliği gösterebilen ve kurum değerleri arasında paylaşmak olan kurumlar ile gerçekleştiriyoruz.

Bunun yanında tüm faaliyetlerimizde odağımız sadece gelir elde etmek değil. Örneğin; tüm dünyanın ve özellikle güzel ülkemizin ekonomik olarak çok daha derinden etkilendiği, işsizliğin arttığı bu Pandemi döneminde sadece belirli bütçeler karşılığında kişi ve kurumlara destek olmuyoruz. Potansiyeli keşfet ve geliştir vizyonumuz ile gelişim ihtiyaçları için bütçe ayıramayan ve büyük potansiyele sahip kişiler için ücretsiz olarak paylaşımlar yapıyoruz. Marka patenti bana ait olan konsantre bilgi platformu adını verdiğim “keep in mind” ile işin mutfağından gelen farklı alanlardaki konu uzmanları ile belirli sürelerde, temsil ettikleri alanlara ait deneyimlerini ve işin kritik başarı faktörlerini paylaşmalarını sağlıyoruz. Üstelik içeriği, anlatım süresini ve program gününü katılımcılar belirliyor.

Ayrıca gelir getiren eğitim, danışmanlık, işe alım ve koçluk faaliyetlerimizden elde ettiğimiz gelirlerin bir miktarını düzenli olarak belirlediğimiz bazı vakıflara ve sosyal sorumluluk projelerine bağışlıyoruz. Sektörümüzde sosyal faydanın yaygınlaştırılmasını destekliyoruz ve savunuyoruz.

 

7-) Hayatınızda başarı olmak için uyguladığınız “rutinleriniz” var mı? Eğer cevabınız evet ise bizimle paylaşabilir misiniz?

Soruya aykırı bir yanıt vereceğim. Rutinim değil rutinsiz olmaya çalışma ısrarım var. Marcel Proust’un dediği gibi ‘’Dört bir yanımızda ihtimallerin sonsuz alanı uzanır; gerçek, tesadüfen karşımıza çıkacak olsa, ihtimallerin o kadar dışında yer alır ki, ani bir şaşkınlıkla, önümüze yükselen duvara çarpıp geriye devriliriz.’’ Demem o ki yeni ihtimallerin gerçek olmasını sağlamanın formülü belli; yeni gündemleri merak etmek veya odak alanımızda olan konulara dair keşifler yapmak. Yani farklı şeyler yapma cesareti, istekliliği göstermek. Rutinsizlik kuralımı biraz daha açmam gerekirse; her gün bir önceki günlerden farklı olan bir eylemi gerçekleştiriyorum. Yani hiçbir günümün bir önceki gün ile aynı olmamasına özen gösteriyorum. Bu bazen yeni bir kitaptan birkaç sayfa okumak da olabiliyor, hiç bilmediğim bir yoldan yürümek, dinlemediğim bir podcasti dinlemek, ya da daha önce tanışmadığım biriyle tanışmak. Bu rutinden çıkma eğilimi hayatımda gerçek olmasını istediğim ihtimallere ulaşacağım kapıları bana ardına kadar açıyor.

 

8-  Özellikle girişimcilik için veya başarıya ulaşmak için motivasyon kaynağınız var mı?

Soru biraz sübjektif geldi bana. Başarı çok göreceli bir kavram, hedefler ve net tanımlar gerekli. En iyisi başarıya ulaşmanın sırrı yerine girişimcilik için motivasyon kaynağımı paylaşayım. Gelecek için potansiyeli keşfetme ve geliştirme kararlılığım en büyük motivasyonum diyebiliriz. Motivasyon kaynağım aynı zamanda seçtiğim meslek olduğundan mesleğim yapma özgürlüğümü 11 yıldır yaşıyorum. 11 yıldır sabah kalkıp bugün neler keşfedeceğim, kime fayda sağlayacağım motivasyonu ile uyanıyorum. Yani tabiri caizse bir iş için çalışmıyorum, o işi yaşıyorum.

 

9-) Bahçeşehir Üniversitesi Mezun-Mentorluk programında yer aldığınızı görüyoruz. Mentor programında yer almak, gençlerin hayatına dokunmak ve onların kariyer yolculuğunda bir ışık olmak nasıl bir duygu?

Tek kelimeyle değerlerimi besliyor. Daha önce bahsettiğim gibi birçok işletmede farklı pozisyonda görev yaptım. Tabiri caizse üzerime giydiğim birçok ceket oldu fakat bunlardan hangisini tercih edersiniz diye sorsanız hiç düşünmeden mentorluk ve koçluk ceketleri derim.

Mentorluk desteğim sadece BAU da mezun mentorlar programı ile sınırlı değil. Esas Sosyal İlk Fırsat Programında her dönem bir İlk Fırsat katılımcısına mentorluk desteği veriyorum, bunun dışında bana ulaşan ve uzman olduğum alanlarda destek isteyen özellikle öğrenci veya yeni mezun gençlere, ya da hayal ettiği mesleği yapmak için hangi adımı atacağı kararı vermek isteyen kişilere mentorluk, koçluk desteği vermek için elimden geldiğince zaman ayırıyorum.

Elbette Bahçeşehir Üniversite’sinin yeri bende ayrı. Yüksek Lisansımı yaptığım okulda öğretim görevlisi ve mentor olarak yer almak bambaşka bir duygu. Tüm süreçte sadece öğretmiyorum, öğreniyorum da. Tersine mentorluk almaya özen gösteriyorum, karşılıklı gelişim yolculuğu deneyimi yaşıyoruz diyebilirim.

 

10-) Sizce, kurumların genel olarak işe-alım süreçlerinde zayıf noktaları nelerdir? Rectra olarak, kurumlara sağladığınız katkılardan bahsedebilir misiniz?

Burada kendimce bir düzeltme yapmak istiyorum. Zayıf nokta, eksiklik, hata gibi tanımları kullanmaktan kaçınıyorum. Gelişim alanı tanımı çok daha uygun olacaktır. Çalıştığımız kurumlar sadece müşterimiz değil, biz de onların çözüm ortağıyız, stratejik partnerleriyiz. Gelişim alanlarını gördüğümüzde yapıcı geri bildirimlerimizi çözüm önerilerimiz ile birlikte paylaşırız. Bu yaklaşımı geçmişte yönettiğim tüm organizasyonlarda uyguluyor ve uygulatıyordum ve elbette RECTRA’da da bu şekilde uygulamaya devam ediyoruz .

Sorunuzun cevabı; çözüm ortağı olduğumuz firmaların işe alım süreçlerindeki gelişim alanları genellikle süreç bazlı ilerlenmemesi. Kısaca detaylandıracağım bu konuyu. İşe alınacak adayın ideal profilinin tanımlanması gereklidir. Organizasyonda yer alma amacı, organizasyondaki yeri, görev tanımı, bu görev tanımına bağlı yetkinlikler ve bu yetkinliklere sahip adaylardan beklediğimiz davranışsal göstergeler, yönelimler.

Yukarıda paylaştığım süreç tanımlanmaz ve uygulanmaz ise maalesef adaylar üst yönetim tavsiyesi-referansı ile veya insan kaynakları departmanının inisiyatifi ile kişisel tecrübe ve kanaate dayalı, bilgi ve deneyimin ölçümlenmediği bir şekilde işe alınıyor ve aynı hızda kaybediyorlar. En büyük gelişim alanın bu olduğunu söyleyebilirim. Elbette işe alım sonrası, doğru adayın tutundurulması için oryantasyon programı ve devam eden süreçlerde en az işe alım kadar önemli fakat uzun bir anlatım olacağından bu konuya belki başka bir zaman değinir ve derinleşme imkânı bulabiliriz.

 

11-) Girişiminiz için ya da iş hayatınız için “dönüm noktası” olarak adlandırdığınız bir anınız var mı? Eğer cevabınız evet ise bizimle paylaşabilir misiniz?

Dönüm noktalarının tamamı konfor alanımı terk edebildiğim anlar. Tesadüf değildir ki biyografisini okuduğum çoğu girişimci veya role model olarak gördüğüm ünlü isim içinde aynı şeyler geçerli olmuş. Kendi dönüm noktalarımı hızlıca özetleyeyim. İlk dönüm noktam; çocuk yaşta ailemin ihtiyacı olmamasına rağmen onları zorla ikna ederek eski semt pazarlarından birinde su satmak oldu. Bu sırada çalışmanın ve para zorluğunu değerini anladım. İletişim, ikna, müzakere, ilişki yönetimini küçücük yaşta deneyimledim ve edindim.

İkinci dönüm noktam; 20’li yaşlarımın başında Rumeli Holding Uzan Grubuna ait olduğu dönemde burada çalışan arkadaşımdan bana iş görüşmesi ayarlamasını ısrarla istemem ve ısrarlarım sonucunda bu görüşme departman yöneticisi ile sadece tanışma amaçlı görüşecek iken 1 saatin sonunda kendisini işe başlamam konusunda ikna etmem ve devamında bu iş görüşmesinin ben de yarattığı özgüven.

Üçüncü dönüm noktam; Elektronik okuduğum dönemde bu meslek bana göre değil peki ben hangi işi yapmak istiyorum? Güçlü olduğum, yaparken mutlu olduğum iş ne olabilir? Üzerine düşünürken, hayal kurarken zamanın durduğu ya da su gibi geçtiği konular neler? Sorusunu sorarak İnsan Kaynakları – Eğitim Birimi cevabını bulmak ve bir danışmanlık firması vasıtasıyla Boyner Grup’da işe başlamaktı.

Dördüncü dönüm noktamda bir hayli ilginç ve anlatması keyifli; Boyner Grup da İK Eğitim Müdür Yardımcısı olarak çalışırken daha önce eğitim ve gelişim için pek kullanılmamış İK bütçesini PERYÖN kongre katılımı için kullanmıştım. Ve bu etkinliklere katıldıktan sonra PERYÖN’den Happy hour – Yaza Merhaba buluşması maili aldım ve iş çıkışından ekibim ile birlikte bu etkinliğe katılmıştım. Etkinlik sırasında PERYÖN profesyonel çalışan kadrosu ile tanışmış ve aynı yıl içinde katıldığım PERYÖN Kongrede gelişim alanlarına dair aldığım notları kendileri ile paylaşmıştım. Devamında bu fikirleri çok beğendiklerini söylediler ve “Genel Sekreter’imiz burada kendisiyle tanışmak ve paylaşmak ister misiniz?” önerisiyle gelmişlerdi. Genel Sekreter ile tanıştık ve aynı akşam yaptığımız keyifli sohbetimizde yanlış hatırlamıyorsam 5 ayı aşkın süredir Akademi Müdürü aradıklarını ve bu pozisyon için benimle görüşmek istediğini paylaşarak devam eden görüşmelerde iş teklifinde bulunmuşlardı.. Yani konfor alanımdan çıkıp sektör buluşmasına giderek hem eğlendiğim hem de network yaptğım Happy hour gecesi 5 yıllık PERYÖN deneyimimin başlangıç noktası olmuştu.

 

12- )Sizce, bir girişimin başarıya ulaşması için sahip olması gereken, “olmazsa olmazları” nelerdir? Girişiminizde, bu özelliklerin var olduğunu düşünüyor musunuz?

 

Kolay bir denklem paylaşıyorum. Elbette daha da detaylandırılabilir fakat özet olarak yer veriyorum. Kendi girişimimde bu denklem ve daha fazlasını uyguladım. Konuya ilgi duyan girişimcilere elimden geldiğince destek olmak isterim. Linkedin hesabımdan bana ulaşmaları yeterli olur.

 

  1. Önce hangi ihtiyacı karşılayacağı, yani sağlayacağı fayda analiz edilmeli. Eğer ikna edici bir cevap bulunduysa bu noktada Vizyon da ortaya çıkmış olur. Unutmayın müşternini, ilk kullanıcının, son kullanıcının, yatırımcının sorduğu soru aynıdır. Bana bu hizmetin, ürünün faydası ne? Bu soruya ikna edici iyi bir cevabınız olmalı. Bu aşamada danışacağınız ve güvenebileceğiniz bir mentor edinmenizi tavsiye ederim.
  2. Bu işi, girişimi gerçekleştirmek için elimizdeki kaynaklar neler? Sorusuna cevap bulunmalı. Bunu soruyu sadece maddi olarak yani sermaye olarak değerlendirmeyin. Network, tedarikçi desteği, teknoloji de kaynaklar arasındadır.
  3. Hedefin tanımlanması. Kısa ve orta vadeli başarı göstergeleri neler olacak?
  4. Ortak amaca kararlılıkla yürüyecek ekibin seçimi

13-) Son olarak, girişimci olmak isteyen gençlere ve girişimcilik dünyasını yakından takip eden okurlarımıza verebileceğiniz tavsiyeler nelerdir?

 

Erişmek istedikIeri bir hedefi oImayanIar, çaIışmaktan zevk aImazIar.

Çalışmaktan zevk almak istiyorsanız sizi uykunuzu kaçıracak kadar heyecanlandıran fikirlerin peşinden gidin. Kendinize doğru Mentorlar bulun. Ve yılmayın.

*Ekiniz hakkında birkaç cümle söylemek ister misiniz? Röportajımızda, ekibiniz ile bir fotoğrafınıza da yer vermek isteriz.

RECTRA vizyonuna inanarak tutuyla ürettikleri ve paylaşmaktan çekinmedikleri için tüm ekibimle gurur duyuyorum.

Kuruluş sürecinde ve şu an destek veren tüm ekip arkadaşlarım kıymetli fakat onlar arasında biri var ki yeri hakikaten farklı. Sevgili Aslı’dan (Aslı Bora) bahsetmeden geçmeyeyim. Aslı ile geçmişte PERYÖN’de çalışmıştık. Önce asistanlığımı yapmıştı ve daha sonra Akademi Uzmanlığı’na terfi etmişti. Devam eden sürde İdeallerinin peşinden gitme kararı almıştı ve Yeni Zelanda’ya uğurlamıştık Aslı’yı. Geçen yıl henüz RECTRA’yı kuralı 3-4 Ay olmuştu. Bir gece Aslı’dan mesaj geldi Murat Ben Türkiye’ye döndüm dedi. Ekibe katılması kararını almamız 5 dk. sürdü. Çok sık kullandığım bir söz vardır; “En büyük sermayemiz geçmişte geliştirdiğimiz güvene dayalı ilişkilerdir”. Aslı ile de güvene dayalı öyle güçlü bir bağ var aramızda.

Ekibim için son sözüm başta kendi potansiyellerimiz olmak üzere, hep birlikte gelecek için potansiyelleri keşfetmeye ve geliştirmeye devam…

Murat Arslan’ın LinkedIn  hesabına buradan ulaşabilirsiniz.

Rectra’yı takip etmek için buraya tıklayabilirsiniz.

 

İlginizi çekebilecek diğer röportajlarımız:

13 Soruda enny Games ve Hüseyin Şencan

13 Soruda Trippters ve Kaan Alp Can

13 Soruda Deliveri.app ve Çiğdem Öztabak

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.