/

13 Soruda Çiğdem Sezer ve Çiğdem Sezer Akademi

Bu hafta 13ilinmeyenler’de konuğumuz Çiğdem Sezer. Çiğdem Sezer’i ve onun değerli girişimi Çiğdem Sezer Akademi’yi bu röportajda daha iyi tanıyacaksınız. Keyifli okumalar…

1) Biz sizi çok yakından takip ediyoruz, fakat sizi daha yakından tanımak isteyen okurlarımız için bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Öncelikle ilginiz için çok teşekkür ediyorum. Çukurova’nın sıcak topraklarında, Adana’da doğdum ve büyüdüm. Mühendis olmaya karar verdiğimde beni nasıl bir kariyerin beklediğini hiç bilmiyordum. Doktor olmamı arzu edenlere inatla o zamanın çok az bilinen ve “Bunlar ne iş yapıyor, ben anlamadım.” diyenlerin çok olduğu bir dönemde Endüstri Mühendisliğini okumayı tercih ettim. Nedeni çok basitti; içinde hem insan hem de makine vardı. 1997 yılında Kocaeli Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü bitirdim.

Çukurova Holding ve Sabancı Holding’e bağlı firmalarda çalıştıktan sonra Çukurova Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde yer alan Adana Üniversite Sanayi Ortak Araştırma Merkezinde (Adana ÜSAM) 2002 yılında göreve başladım.  14 yıl görev aldığım bu merkezde Ar-Ge ve İnovasyon, Kurumsallaşma, Fikri Mülkiyet Hakları, Proje Yönetimi ve Teknolojik Girişimcilik konularında sanayicilerle ve girişimcilerle bir araya geldik.

Bir ara yüz kurumu olarak üniversite ve sanayi arasında köprü olma misyonumuzu gerçekleştirdik. Bu süreçte mentorluk ve eğitmenlik alanlarında da kendimi geliştirdim. Son 7 yılında Merkez Müdürlüğü görevini gerçekleştirdim Pek çok ulusal ve uluslararası projelerde görevde aldım. Sanayi ziyaretlerimiz, projelerimiz, girişimcilerle çalışmalar, eğitimlerimiz derken her günün ayrı bir dinamikliği ile yeni şeyler öğrendim. TÜBİTAK Mentorluk projelerinde de proje yürütücüsü, mentor ve eğitmen olarak görev aldım.

Girişimci bir babanın kızı ve girişimcilerle çalışan biri olarak kendi işimi kurmak da hayalimdi. Doğru zamanı bekliyordum ve içimdeki sese güveniyordum. 2016 yılında içimdeki sesi dinleyerek çok severek çalıştığım ve çok şey öğrendiğim Adana ÜSAM’dan ayrıldım ve “Çiğdem Sezer Akademi”’yi kurdum. Beş yıldır çalışmalarıma bir girişimci olarak devam ediyorum. İnovasyon, yaratıcı düşünme, proje yönetimi ve girişimcilik konularında kurum ve kuruluşlara, girişimcilere, takımlara ve bireylere destek veriyorum. Mentorluk, koçluk ve eğitmenlik yapıyorum.

International Coach Federation (ICF)  onaylı Profesyonel Koçluk ve Takım Koçluğu Eğitimlerini başarıyla tamamladım. Eğitmenlik, Mentorluk ve Koçluk şapkalarımı İnovasyon ve Girişimcilik alanlarında aktif olarak kullanıyorum. Assocatian For Coaching (AC) Türkiye’nin Çukurova Bölge koordinatörlüğü görevini de gerçekleştiriyorum. Gerçekleştirdiğimiz sosyal projelerle pek çok üniversite öğrencisine, girişimciye, bireylere ve kurumlara koçluk desteği veriyor, gönüllü AC üyesi koçlarımızla birlikte sürdürülebilir bir fark yaratmaya çalışıyoruz

2015 yılından bu yana da Sifigu (Sihirbaz Fizikçiler Grubu) ekibinde eğitmen olarak görev almaktayım. 5 yaş ve üzeri çocuklara İnovasyon, girişimcilik, yaratıcı düşünme, fikri haklar, proje yönetimi, geleceğin meslekleri ve yetkinlikleri ile hikaye yazma konularında eğitim ve atölye çalışmaları gerçekleştiriyorum. Okullarda öğretmenlerimizle buluşup onlarla da inovasyon ve girişimcilik konusunda bilgi ve deneyimlerimi paylaşıyorum. Ebeveynlere inovasyonu anlatıyor ve inovatif çocuklar yetiştirebilmek konusunda yapabileceklerimizi paylaşıyorum. Bununla ilgili eğitimler düzenliyorum.

Mühendis Anne” isimli bloğumda 2009 yılından bu yana blog yazmaktayım. “İnovatif Çocuklar Yetiştirmek” ve “Kızım Çizdi Ben Yazdım” isimlerinde iki kitabım var. Yazmayı çok seviyorum. Evli ve bir kız çocuk annesiyim.

2) Girişimciliğin Çiğdem Sezer’e ne ifade ettiğini, ne anlama geldiğini çok merak ediyoruz. Girişimcilik sizin için ne ifade ediyor? Sizce girişimciliğin en zor ve en kolay yanları nelerdir?

Girişimcilik aslında bir yaşam felsefesi benim için. Ben “Girişimcilik” kelimesine bir bütün olarak bakmayı tercih ediyorum. Kökenine baktığımızda kelime anlamı ile “bir işe girişmek” demek. Bu girişimlerinizi bir ticari şirket kurarak da yapabilirsiniz, bir takım veya kurum içinde görev alarak da yapabilirisiniz. Bir sosyal sorumluluk projesini gerçekleştirirken ya da bir kitap yazarken de girişimcisiniz.  Her an her yerde bir girişimci ruhuna sahip olabilirsiniz. Özgün düşünmek, üretmek ve değer yaratmak ise bir girişimcinin çantasında bulunmasında gerekenler.

Bana göre girişimciliğin en zor yanı, girişiminizin ilk yıllarında sesinizi duyurmak, kendinizi ve yaptığınız işi anlatmak.  Ben kendi adıma ilk yıllarımda çok zorlandım.  Özellikle dijital dünyada, sayısız bilginin, görselin, haberin paylaşıldığı bir ortamda sesinizi duyurmak ve fark edilmek kolay bir şey değil.  Girişimciliğin en kolay kısmı nedir sorusuna ise tam olarak şu anda aklıma bir şey gelmiyor ama en güzel yanı “özgürlük” diyebilirim. Bu özgürlük, üretmek ve yaratıcı olmaktaki özgürlüğünüz; kendi kararlarınızı kendi projelerinizi hayata geçirmek, kendi işbirliklerinizi kurgulamak güzel bir duygu.

3) Girişimcilik kariyeriniz nasıl başladı? Kendinize inandığınız, bu yoldaki ilk anınızdan kısaca bahsedebilir misiniz?

Girişimcilik kararı benim için radikal bir karardı ve hazır olmayı bekliyordum. Bu hazır olma durumu hem manen hem de bilgi ve deneyim açısındandı. 2016 yılının başında bir akşam Genel Koordinatörümüze bir mail atarak kurumdan ayrılıp kendi işimi kurmak istediğimi anlattım. Buna hazır olduğumdan bahsettim. Aileme de kararımı ve kararlılığımı anlattım. Şanslıyım ki başta eşim olmak üzere tüm ailem ve çalışma arkadaşlarım beni destekledi.  Şirketimi kurduğum gün hem çok mutluydum hem de büyük bir boşlukta hissettim kendimi. Duygusal yönden hazır olsanız bile yıllarca çalıştığınız bir kurumdan, unvanınızdan ayrılmak kolay bir süreç değil.

Şu an dönüp baktığımda çok doğru ve zamanında bir karar verdiğimi görebiliyorum. Girişimcilik kariyerime başladığımda tüm bildiklerimi bir kenara bırakıp her şeye yeni gözlerle, özellikle de yeni sorularla, bakmaya çalıştım.  Özgünlüğüm için, ilerlemem için bunu yapmam gerekiyordu.

4) Sizi daha yakından tanıyabilmek için; bu noktaya kadar gelebilmenizi sağlayan en önemli özelliğiniz, güçlü yönünüz sizce nedir? Kendinizde zayıf bulduğunuz yönler nelerdir? ve Sizce bir girişimde ve girişimcide olmazsa olmaz olan nedir?

Zorluklarla mücadele etme azmim ve pes etmemem güçlü yanlarım. Bir de öğrenme ve çalışma isteğim var. Yeni şeyler öğrenmeyi çok seviyorum. Bunlar beni üretmeye, yolda kalabilmeye teşvik ediyor. Zayıf yanlarım daha doğrusu gelişime açık yanlarımdan biri de mükemmeliyetçilik. Bu yanım beni bazen eyleme geçmekte zorlayabiliyor.  Mükemmel diye bir şey yok sadece mükemmel olmaya giden bir yol var ve bu yolda yürüdüğünüz ayakkabının nasıl bir ayakkabı da olduğu önemli değil. Önemli olan yol almak. Bunu sık sık kendime hatırlatmaya çalışıyorum. Bir de eskiden çok aşırı planlı biriydim, planlar bozulduğunda moralim yerle bir oluyordu, şimdi ise daha esnek olmaya çalışıyorum. Bu yanımı da geliştirmeye devam ediyorum. Eskiye göre daha iyi bir yerdeyim.

İki kelime ile özetlersem “Yaratıcı ve Yenilikçi”. Girişiminiz hangi konuda olursa olsun yaratıcı düşünüp, ürettiğiniz ürün ya da hizmette yenilikçi olmak zorundasınız. Bu yenilik katma değer yaratan bir yenilik (inovasyon) olmalı. Taklit eden değil, gördüklerinden ilham alıp kendi özgünlüğünü yaratan girişimciler başarılı olabiliyor.  Her yerde sıkça söylediğim bir şey var; herkesin içinde bir inovasyon( değer yaratan yenilik) kahramanı var ve bu kahramanla işbirliği yapmayı unutuyoruz. Girişimciler en çok da bu kahramanla sıkı işbirliği içinde olmalı.

5) Bizler çoğu zaman her girişimcinin bir rutini vardır diye duyuyoruz. Sizin genel olarak hiç ertelemediğiniz bir rutininiz var mı? Varsa bu rutinin girişimcilik adına olumlu etkileri nelerdir?

Yürümek diyebilirim… Gün içinde kısa ya da uzun fark etmez, yürüyüşler yapmak iyi geliyor. Kararlarımı yürürken alıyorum, yeni fikirlerimi yürürken üretiyorum. Kutunun dışından düşünmeme destek veriyor.  Bir de “Defterime Düşenler” isimli koleksiyonum var.. Okuduğum kitaplardan, yazılardan, izlediğim filmlerden altını çizdiğim sözleri topluyorum ve her gün bu sözlere bakıyorum, yeni sözler ekliyorum ve bazılarından ilham alıyorum.

6) Bu yolda Çiğdem Sezer Akademi’yi yıllardır sımsıkı tutup çok yol kat ettiğinizi görebiliyoruz. Kendinizi girişimciliğin ve Çiğdem Sezer Akademi’nin o tatlı bağımlılığına adadığınızı hissedebiliyoruz. Varsa Çiğdem Sezer Akademi’de sizi en çok zorlayan bir anınızdan kısaca bahsedebilir misiniz?

Girişimimi kurup evden çalışmaya başladığım ilk zamanlarda başta ailem olmak üzere, çevremdeki insanlar, evinden çalışmaya devam eden girişimci kadın rolümü tam olarak benimseyemedi. Bir girişimci değil de işinden ayrılmış, artık evde olan ve çalışmayan bir kadın olarak algılanıyordum. Bunu birtakım sözlerden ve isteklerden anlayabiliyordum. Çok kızdığım anlar oldu ve her seferinde çalışan, girişimci bir kadın olduğumu vurguladım çevreme. Kimi zaman bloğumda yazarak anlattım. Bir senemi aldı bunu anlatmak ama sonunda bunu başardım.

Yazar John Izzo’nun bir sözü vardır, “Kurbanlar değişim yaratamazlar”…  Bu noktada ben de sürekli şikayet eden, kurban rolünü üstlenmedim. Bu durumu değiştirmek için elimden geleni yaptım ve sonunda başardım.

7) Tabii ki girişimciliğin tatlı bir bağımlılığı var fakat hem fiziksel hem mental olarak insanı bazen çok yorabiliyor. Hiç pes edip bu işten vazgeçtiğiniz bir an oldu mu? Olduysa ondan sonra kendinizi nasıl motive edip o dipten çıkarttınız?

Olmaz mı hiç, elbette oldu 🙂 Her şeyi bırakıp sadece yazacağım zamanları hayal ettim. Ama sonra kendime molalar verip dinlendiğim zaman yeniden enerjimi topladım. Birkaç yıldır iş hayatımda haftanın bir gününü tamamen boşaltıp kendime ayırıyorum. Kitapçıları geziyorum, film izliyorum, dostlarımla kahve içiyorum. İş dışında bir şeyler yapıyorum. Çok iyi geliyor. Artık herkese her anım için “Evet” demiyorum!!; Girişimcilikte doğru zamanda “Evet” ve “Hayır” diyebilmek önemli.

Bir de çocuklarla birlikte olmak da bana çok iyi geliyor. Onlar dünyamı zenginleştiriyor.

8) Girişimciliğin en sevdiğiniz yönü nedir? Tüm bu zorluklara rağmen mutlu olduğunuz anlara odaklanalım. Hangi aşaması sizin için en tutku duyduğunuz an olarak tanımlanabilir?

Bir değer üretmek ve birilerinin yaşamına dokunduğunuzu görmek, içindeki dâhiyi keşfetmesine destek olmak çok güzel ve özel bir duygu. Eğitimlerimde, mentorluk ve koçluk çalışmalarımda aldığım geri bildirimler benim tutkumu besliyor. Girişimci olduğunuzda daha yoğun çalışıyorsunuz, bazen zorlanıyorsunuz, bununla birlikte zamanınızı ve iş yükünüzü yönetebilmek gerçekten güzel bir duygu.

9) Sizi başarıyla takip eden birçok girişimci, belki de attığınız her adımdan etkileniyor ve sizi idolü olarak seviyor. Peki sizin bu yolda bir idolünüz var mı? Tüm hayatınız boyunca size ilham veren, sizi motive eden şeyler nelerdir?

Birilerine ilham olabiliyorsam ne mutlu bana. Benim de ilham aldığım çokça girişimci var elbette.  Fakat ilk idolümün annem olduğunu söylemek isterim. Çalışan ve üretmeyi seven bir kadın rolü ile bana ve kardeşlerime her daim örnek oldu. Çalıştığı bankadan emekli olduktan sonra bile evinde bizler için bir şeyler üretmeye, değer yaratmaya devam etti.

Okuduğum kitaplar,  yürüyüşlerim, yaratıcılıklarından beslendiğim dostlarım, akıl hocalarım ve bir de çocuklar benim ilham kaynaklarım oldu. Elbette 2008 yılında hayatıma giren kızım da en büyük ilham ve motivasyon kaynağımdır. Felsefe merakım ve bu konuda okuduklarım da beni oldukça besliyor.

10) Okurlarımıza Çiğdem Sezer Akademi’nin ne yaptığını anlatır mısınız? Çiğdem Sezer Akademi hakkında bilgi verebilir misiniz?

Çiğdem Sezer Akademi 2016 yılından bu yana kurumlara, girişimcilere ve bireylere İnovasyon ve Girişimcilik alanlarında destek sağlıyor. Mentorluk, Koçluk ve Eğitim desteği veriyorum. “Kariyer Tasarım Programı” başlığı altında üniversite öğrencilerinin kariyer gelişimlerine destek sağlıyorum, mentorluk ve koçluk yapıyorum.  TÜBİTAK Mentor havuzundayım ve firmaların Ar-Ge ve İnovasyon kapasitelerinin gelişimi amacıyla mentorluk projelerinde görev alıyorum. Ayrıca Mentorluk eğitimleri veriyorum.

İnovatif Çocuklar Yetiştirmek yaşam amacım ve bu noktada da Çiğdem Sezer Akademi olarak farklı projeleri hayata geçirmeye, ebeveynlere, öğretmenlere ulaşmaya çalışıyorum. Eğitimler ve seminerler gerçekleştiriyorum. Çocuklarla birlikte çalışmalar gerçekleştiriyorum.

11) Kendinizi Çiğdem Sezer Akademi ile beraber öğrenmek isteyen insanları büyük bir özveriyle eğitmeye adadığınızı, onlara mentorluk yaptığınızı görüyoruz. Bu adımı atarken etkilendiğiniz bir şey var mı? Neden bu alana yöneldiniz ve Çiğdem Sezer Akademi’yi kurdunuz?

Üniversite sanayi işbirliği alanında çalışırken sanayicilerimize, girişimcilerimize Ar-Ge ve İnovasyon, kurumsallaşma konularında destek vermeye çalışıyorduk. Ekip olarak kurumlara, takımlara rehberlik ettik, eğitimlerle katkı sağladık.  Mentorluk ve Eğitmenlik alanlarındaki yetkinliklerim de böyle gelişmeye başladı. 2014 yılında TÜBİTAK’ın Mentorluk projelerinde görev aldım. O zamanlar mentorluk kavramı ülkemizde çok sık konuşulmuyordu.  Kendimi hem mentorluk alanında hem de eğitmenlik alanında yetiştirmeye çalıştım. Hocalarımdan çok destek aldım, onlardan çok şey öğrendim. Şu an damarlarımda Mentorluk, Eğitmenlik ve bir de Koçluk akıyor diyebilirim. Bu üç şapkayı gereken yerlerde gereken zamanlarda kullanmayı, harmanlamayı seviyorum.

12) Sizi takip ederek başarılarınızı izliyoruz, peki Çiğdem Sezer Akademi’nin ilerideki hedefleri nelerdir? Ne gibi yenilikler planlıyorsunuz?

Çiğdem Sezer Akademi, İnovasyon, Design Thinking, Girişimcilik, Yaratıcı ve Yenilikçi Düşünme, Yenilikçi Fikirler Üretmek, Proje Yönetimi konularında çalışmalarına devam edecek. İnovatif bir nesil yetiştirmek adına 7’den 70’e herkese ulaşabilmeyi hedefliyorum. Gençlere ve çocuklara ulaşıp onlara daha çok anlatmak ve paylaşmak istiyorum. Yeni dönemlerde üniversitelerde gençlerle daha çok buluşmayı hedefliyorum. Yeni kitap projelerim de olacak.

13) Son olarak girişimci adaylarına veya girişimcilere söylemek istediğiniz bir şey var mı? Tavsiyelerinizi bizlerle paylaşır mısınız?

Defterime düşen bir söz vardır, “Tutkunu bul, o zaman gücünü de bulacaksın.” (Adam Brown). Tutku bir yakıt gibidir, mükemmel bir araba tasarlayabilirsiniz ama yakıtı yoksa onu çalıştıramazsınız. Girişimcilere bu noktada tavsiyem tutkularını ve içindeki potansiyellerini keşfetmeleri olacaktır. Bunları keşfetmek bazen kolay bir süreç olmayabilir, doğru ve güçlü soruları kendimize sormak gerekir. Burada da koçluk desteği almalarını önerebilirim. Ayrıca girişimlerini geliştirirken bir akıl hocalarının yani mentorlarının yanında olmasını tavsiye ederim.

Çiğdem Sezer Linkedin hesabına buradan ulaşabilirsiniz.

Çiğdem Sezer Instagram hesabına buradan ulaşabilirsiniz.

Çiğdem Sezer Akademi internet sitesine buradan ulaşabilirsiniz.

Bu röportaj için Girişim Haberleri ailesi olarak Çiğdem Sezer’e çok teşekkür ederiz.

İlginizi Çekebilecek Diğer 13ilinmeyenler Röportajlarımız

13 Soruda Emirhan Kabakçı ve Eka Dijital Ajans

13 Soruda Zeynep Dereli ve Tink

13 Soruda İlker Vardarlı ve Arkerobox

13 Soruda Münteha Adalı ve Arya Women Investment Platform

13 Soruda Kiralabunu ve Simon Sinan Ventura & Mehmet Cenk Yılmaz

13 Soruda Creya lab ve Merve Badem

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.