New York California’dan üç saat ileride ancak bu Kaliforniya’yı yavaş yapmaz. Kimi yirmi üç yaşında mezun olur, iyi bir iş bulmak için beş yıl bekler; kimi yirmi beş yaşında CEO olup, elli yaşında ölürken; kimi elli yaşında CEO olur, doksanını görür. Kimi evlenirken, kimi bekar kalır. Obama elli altı yaşında emekli oldu, Trump yetmiş yaşında göreve başladı. Dünyadaki herkes kendi zamanına göre yaşar. Çevremizdeki bazı insanlar bizden bir adım daha ileride gözükebilir. Bazıları ise bizden daha geri de gözükebilir. Ancak herkes kendi yarışında kendi zamanındadır. Geç kalmadın erken de değil! Sadece kendi zamanımızı yaşıyoruz.
HAYATTA GEÇ KALMA HİSSİNİN VERDİĞİ DÜŞÜNCELERİ NELERDİR?
Geç kalmışlık hissiyle alakalı verilebilecek en iyi örneklerden biri olan kişi Tolstoy’dur. Tolstoy 1895 yılında yedi yaşındaki küçük kızı Vanişka’yı kızamık dolayısıyla kaybediyor ve çok derin bir kedere gömülüyor. Evinden çıkmıyor, günlerce kimse ondan haber alamıyor; derken komşuları Tolstoy’u çok merak ediyorlar. Birkaç gün sonra Tolstoy’un bahçesinde bir hareketlilik seziyorlar. Altmış yedi yaşındaki kar beyazı sakalıyla Tolstoy düşe kalka bisiklete binmeye çalışıyor. Kendisine bir bisiklet hediye edilmiş ve onu öğrenmeye çalışıyor, tekrar kalkıyor bir daha binmeye çalışıyor. Komşular şaşırmış durumda çünkü bunu yapan adam acılı bir baba ve aynı zaman da dünyanın en büyük yazarlarından biri. Tolstoy’un bisikleti sürmeye çalışması çok çarpıcı bir hikaye. Aslında bize verilen mesaj şu: ”Hayatta hiçbir şey için geç değildir ve zaman hayatı kaçırmak için asla bir bahane değildir. İstediğimiz gibi bir hayat yaşayamama durumuna her zaman bulunacak bir mazeret vardır. Ortada bir engel varmış gibi davranılır halbuki bu bir engel değildir. Bu mazerettir. Kendimiz için koyduğumuz en yaygın engel ise zamandır. Çoğu insanın etrafınızda şunları dediğini işitmişsinizdir: ”Yok benden geçti yaşlandım ben, çok isterdim ama hiç vaktim yok ya da yaparım ama yaşım yetmez. Ben küçüğüm daha.”
Denk geldiğim bir habere göre, İzmir’de bir özel hastane de yirmi yedi yıl boyunca hademelik yapan bir adamın hikayesine değinmek isterim. Bu adamcağız gençlik yıllarında Tıp Fakültesini kazanıyor. Doktor olmak gibi bir hayali var fakat anne ve babasının sorunlarından ve maddi yetersizliklerden dolayı Tıp Fakültesini bırakmak zorunda kalıyor. Tabi ekonomik yetersizliklerden dolayı bir iş aramaya başlıyor. Hastane de hademelik görevine başlıyor ve yirmi yedi yıl boyunca yerlerini paspasladığı hastaneye doktor olarak geri dönüyor. Üzerine film yazılabilecek bir hikaye. Eğer yeterince azim varsa içerdeki o tutku ölmediyse hiçbir şey için geç değildir. O adam artık ben geçti, doktor olabilirdim ama olamadım diyebilirdi. Bahanelerin arkasına sığınabilirdi. Fakat bunun yerine gündüzleri tıp derslerine girdi ve akşamları temizlik görevine devam etti. Her zaman ünlü insanların ilham veren hikayeleri olmaz. Sıradan bir insanların hayatı da değişebilir. Yani azmin elinden hiçbir şey kaçamıyor.
97 yapımlı Oscarlık Can Dostum filmine kısaca inceleyecek olursak; orada başrolde dahi bir temizlik görevlisi yer alıyor. Tahtalarda zor formülleri dahi çözmüşlüğü
var. Film de Ben Affleck, temizlik görevlisi olan Matt Damon’a şunları söylüyor: ”Her gün seni evinden alıyor ve okula götürüyorum. Hayatım boyunca bana her gün on saniye boyunca en mutlu olduğum anları yaşatıyorsun, ta ki kapını çalıp seni hala burada bu evde bu şekilde görene dek. Eğer yirmi yıl sonra hala burada olmaya devam edersen seni öldürürüm.” diyor. Filmin içeriğine girmeye gerek yok lakin potansiyelli bir adamın sadece temel ihtiyaçları için yaşıyor olması Matt Damon’u oldukça etkiliyor. Sinemamızda yer alan usta oyuncu Kemal Sunal çok geç yaşlarda üniversite okudu ve diploma sahibi oldu. Mimar Sinan ölene kadar eserler yaptı ve İtalya’da onun dersleri okutuluyor. Sokrates baldıran zehrini içtikten beş dakika sonra ölecek ancak hala insanlara bir şeyler gösterme eğilimindeydi. Hayat devam ediyor.
Son olarak İsmet İnönü’nün hikayesinden bahsetmek istiyorum. Erdal İnönü ‘Anılar ve Düşünceler’ adlı kitabında babası İsmet İnönü’nün bir anısını anlatıyor. İsmet İnönü halihazırda Almanca ve Fransızca biliyorken elli üç yaşında İngilizce öğrenme kararı alıyor ve başlıyor. Tabi annesi: ”Bu yaşta yeni dil mi öğrenilir. Sen öğrenci misin?” Çıkışında bulunsa da İsmet İnönü annesine şöyle yanıt veriyor:” Anne benim hala bir İstikbalim var. Önünüzde kocaman bir İstikbal varken ve hala nefes alabiliyorken nasıl bir şeylere geç kalmış olabiliyorsunuz?” diyor.
Bir tane hayatınız var tek bir tane. Bir yelkenli ile Akdeniz’de dolaşmayı okyanuslara açılmayı hayal edin. Belki bir balıkçı motoru edinirsiniz, İstanbul’u denizden yaşamaya başlarsınız. Yarın hayatınıza ufacık dokunun.
Girişim Haberleri Kimdir?
Girişim Haberleri; Kasım 2020’den beri etkin ve aktif faaliyet gösteren, girişimcilik ekosistemine ait her bir parçaya değer vererek ilerleyen bir haber ve içerik sitesidir. Girişim Haberleri’nin en büyük misyonu, iş dünyasına hükmeden girişim ve yatırım aksiyonlarını inovatif bir ele alış ile bu sistemin parçası olan herkese dağıtmaktır. En büyük amacımız ise, ekosistemin en büyük haber kaynağı ve en çeşitli içerik üreticisi olarak, okurlarımıza yalnızca gelişmeleri iletmek değil, onların da bu gelişmelerin bir parçası olduklarını hissettirmektir. Siz de ekosistemdeki gelişmelerden haberdar olmak istiyorsanız bültenimize abone olabilir, bu ekosistemin bir parçası olarak her gün büyümek ve gelişmek istiyorsanız bizleri sosyal medya hesaplarımızdan takip ederek ailemize katılabilirsiniz.
İlginizi Çekebilecek Diğer #Gündem Yazılarımız İçin Tıklayınız.
Dilerseniz Girişim Haberleri Instagram hesabına buradan ulaşabilirsiniz.
Dilerseniz Girişim Haberleri LinkedIn hesabına buradan ulaşabilirsiniz.
