13 Soruda Ergun Tekin ve Tekin Kurumsal Eğitim ve Danışmanlık

13ilinmeyen konseptimizin bu haftaki konuğu Tekin Kurumsal Eğitim Danışmanlık şirketinin kurucusu Ergun Tekin. Yurtdışında geçirdiği 23 senelik kariyeri, Beyaz Saray’dan gelen mektubunun hikayesi ve Tekin Kurumsal Eğitim Danışmanlık şirketinin kuruluş serüvenine dahil olmaya hazır mısınız? Bu röportajımız size çok farklı bakış açıları kazandıracak. Keyifli okumalar… 🙂

G.H. : Merhabalar Ergun Bey, sizin gibi başarılı ve yön gösteren iş insanlarına sahip olmak çok güzel ve özel bir duygu. Girişim Haberleri ailesi olarak, sizleri yakından takip ettiğimiz için bu röportaj bizim için çok değerli keşke yüz yüze bu röportajı yapabilsek ve sizinle tanışabilseydik. İlerleyen zamanlarda yüz yüze gerçekleştirebilmek dileğiyle.

Ergun Tekin: Merhabalar Girişimci Haberler Ailesi, bu röportaj için şahsımı tercihleriniz listesine eklediğiniz ve zaman ayırıp hazırladığınız bu güzel sorularınız için teşekkür ederim. İlerleyen zaman içerisinde toplumuzda kendilerine güzel bir ufuk yaratmak isteyen gençlerimize yarar sağlamak amaçlı bu tür çağdaş çalışmalarda bulunan siz değerli gençlerimizle tanışıp sohbet etmek beni de memnun kılacaktır.

  1. Girişim Haberleri ailesi olarak sizi yakından takip etsek de daha iyi tanımak isteriz. Bize biraz kendinizden bahseder misin?

1957 yılı İzmit doğumluyum. İzmit Ulugazi ilkokulunu bitirdikten sonra 1969 yılında devletimizin sunduğu parasız yatılı imtihanını kazanıp Kocaeli ili için açılan tam burslu 2 kişilik kontenjanı kazanan öğrencilerden biriyim. Haydarpaşa Lisesi kapısı bu şekilde aralandı ve orta okul 1. sınıftan Lise 2 ye kadar Haydarpaşa Lisesinde okudum. O yıllarda ülkedeki siyasi durumlar müthiş bir gerginleşme safhasına ulaşmıştı, üniversitelerde eğitim neredeyse durma noktasına gelmiş, gençler arasındaki çatışmalarda ölümler başlamış, guruplaşma ve çatışmalar İstanbul’da liselere kadar inmişti. Ailemle karar verip Lise 2. ikinci dönemde kaydımı alarak İzmit Endüstri Meslek Lisesine geçiş yaptım. Ve oradan mezun olduktan sonra 1,5 yıl metal tornacısı olarak sanayi sitesinde çalıştım. Vatani görevimi icra eder etmez, 1979 yılında Sabancı Holding-Kordsa fabrikasının kurulumunda Makine Montaj Teknisyeni olarak görev aldım. Fabrika üretime açıldıktan 6 ay sonra İPRAŞ (şimdiki ismi TÜPRAŞ) geçiş yaparak 9 yıl makine teknisyeni olarak görevde bulundum. Bu zaman zarfında evlendim. 1985 li yıllarda üniversiteye giriş sorunları artmaya başlayınca biri 3 yaşında diğeri 6 aylık olan kızlarıma daha iyi bir gelecek düşüncesiyle 1988 yılında Tüpraş’tan istifa ederek ailemle göçmen olarak başvurduğum Kanada’nın Toronto şehrine yerleştim. Aslında benim ve ailem için hayat orada yeniden başlıyordu…Yeniden ev kurmak, Türkiye ile çok farklı bir yaşam ve kültüre sahip bir ülkede yeni bir hayata başlamak, hem güzeldi, hem de yüklü sorunlarla savaşmak gerektiriyordu.

İlk düşüncem madem bu ülke benim yaşayacağım ikinci vatanım olacaktı, ilk önce dilini öğrenmeliydim ve hemen lisan kursuna başladım. İngilizcemi öncelikle insanlarla diyalog kurabileceğim bir seviyeye getirdim. İş aradığım bir gün, bir arkadaşımı iş yerinde ziyaretim esnasında çalıştıramadıkları bir araçla uğraştıklarını gördüm. Araç marş basmıyordu, yardım edebileceğimi söyleyip aracın arızasını buldum, çalıştırdım ve anında istasyon müdüründen iş teklifi aldım. Türkiye’deki sanayi sitesinde çalışmam işe yaramıştı şansım gülmüş ve ertesi gün işe başladım, işimi seviyor, çalışma şeklim ve çalışkanlığım sebebi ile onlarda beni seviyorlardı. Bir gün istasyon müdürüm beni odasına çağırıp şunu söyledi “Ergun biz seni daha iyi mevkilerde görmek istiyoruz lakin bu konuda eğitimin yetersiz. Sana şirketin bir teklifi var, şayet gerekli eğitimi almaya razı olup başarılı olursan, tüm eğitim masraflarını şirket karşılayacaktır.”

Kabul ettim ve o hafta Advance Class seviyesinde İngilizce eğitim veren bir kolleje kaydımı yaptırıp 8 ay sonra mezun oldum. Sonrası Toronto Üniversitesi-Business Managment (işletme yönetimi) gündüzleri çalışıp akşamları 19.00 – 23.00 arası eğitimime devam ederek iyi bir derece ile mezun oldum.

1988 yılında servis teknisyeni olarak başladığım şirkette, 1994 yılında müdürlük görevine getirildim, aynı yıl ben ve ailem Kanada vatandaşlığınıda almıştık.

2 yıl üst üste en iyi servis ve şirkete en yüksek para kazandıran manager oldum.

Görevim cephe yöneticiliğine dönüştü nerede şirketin problemli profit yapamayan istasyonları varsa oralarda görev aldım ve istasyonları yaşama döndürüp şirkete para kazandırıyordum. 2001 yılıydı şirket sahibinden bir davet aldım, benimle özel görüşmek istediğini belirtti. Görüşmemiz sonucunda şahsımı Bölge Müdürü olarak görmek istediğini bunun için tekrar bir eğitim almam gerektiğini dile getirdi.

Seneca Collage “Train the Trainer (Eğitim Eğiticisi)”  üzerine 2 yıl master yaptım. 2005 yılına kadar Bölge Müdürlüğü görevinde bulundum. Bölgemdeki istasyonlar yine 2 yıl üst üste Kanada’nın en başarılı istasyonları olmuştu.

Yıl 2005, şirketin Operasyon Müdürlüğüne getirilmiştim. 2009 yılında Ontario’nun en iyi yönetici ödülünü Coca Cola CEO Sn. Muhtar Kent in eliyle şahsıma takdim edilirken kendisinin şahsım adına yaptığı konuşmada “Turkish Power” hitabı benim için en büyük ödül oldu.

Ontario Milli Eğitim Müdürlüğü bu başarımı işitip bana eğitimcilik teklifinde bulundu ve  akabinde bir Meslek Kollejinin son sınıf öğrencilerine okul bitiminden sonra iş hayatına hazırlama amaçlı Salı ve Perşembe akşamları Kollejde eğitim verdim. Şirketteki vazifem ve okul eğitimciliği ikisi zamanımın yetersizliğine yol açmaya başlayınca 2 yıl sonra Kollej eğitimciliğini bırakmak zorunda kaldım. Çünkü aileme hiç zaman ayıramıyordum.

 

Yılların iş mücadelesi ve çocuklarımın da artık üniversitelerini bitirmeleri ile Türkiye’ye dönme planlarını yapmaya başladım. 2011 Eylül ayında istifamı verdiğimde, şirkette herkes üzüntü içindeydi. Lakin istifam 8,5 ay sonra zar zor gerçekleşebildi. Şirket masamı 15 Nisan 2012 boşaltabilmiş, 17 Nisanda ancak Türkiye uçağına binmiştim. Türkiye’den 2014 yılı sonuna kadar network üzerinden şirkete gerekli desteklerde bulunmaya devam ettim. Yani şu pandomi döneminde yaptığımız çalışmayı ben 2012-2014 yılları arasında uygulama fırsatına sahip olmuştum.

Kendime yılların yorgunluğunu atabilmek için 1 yıl Akdeniz ve Ege’de belirli aralıklarla tatil imkanı tanıdım. Daha sonra yavaş, yavaş ülkemdeki otomotiv dünyasını araştırma ve incelemeyi ele aldım, çeşitli dallarda seminerler verdim, şirketlerin gizli müşterileri oldum, performans ve müşteriye bakış üzerinde desteklerde bulundum ve bulunmaya da devam ediyorum. Yazmaya, anlatmaya kalksam çok şeyler var, ancak bu kadar la özetleyebilirim.

 *Yaşamımda aldığım en değerli ödül 2000 yılında Amerika Başkanı Bill Clinton adına eşi Hillary Clinton’ın Beyaz Saraydan bizzat şahsıma yolladığı ıslak imzalı teşekkür mektubudur.

  1. Başarılı iş insanlarıyla konuşma fırsatı bulduğumda ilk düşündüğüm şey, nasıl bir çocukluğa sahip olmuştur. Bu düşünceye sahip olmamım nedeni ise, ünlü şair Edip Cansever’in aklımdan çıkmayan şu cümlesidir, ‘’Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor.’’ Peki, sizin bu başarıları elde etmenizde, unutamadığınız bir çocukluk anısı var mı? Özel değilse bizlerle paylaşabilir misiniz?

Öncelikle çok doğru bir düşünceye sahip olduğunuzu dile getirmek isterim. Evet çocukluğum…bir erkek berberinin iki oğlunun en büyüğü idim. 9 yaşından sonra yaz tatillerinde dükkanımızda çıraklık yapardım. 14 yaşında gıda marketinde, 15 yaşımda mobilyacıda, 16 yaşımda plakçıda, 17 yaşımdan sonrada sanayi sitesinde tornacıda çalıştım. Yaz tatillerim hiç boş geçmedi.

Hiç unutamadığım ise, 12 yaşında Haydarpaşa Lisesine kaydımı yaptırıp babamın beni okula teslim ederken, ayrılık zamanının gelip çattığı andı, babam ile benim aramızda geçen konuşmadır, 2002 yılında kaybettiğim babamın bana bir nasihatidir. Oğlum her zaman yaşamında dümdüz yürü, doğruluktan ayrılma tabi ki bazı eğriler yaşam çizginin üzerinden gelip geçecektir, sakın etkilenme bu geçişler anlıktır. Doğru çizgi, hedefe varılan en kestirme ve tertemiz yoldur. Bu nasihati çocukluktan gençliğe dönüşüm esnasında unutamadığım bir anıdır. Gençliğe dönüşüm diyorum, çünkü artık bir çok konuda kendi kendime yetmek ve büyümek zorundaydım. Buraya yazarken inanın dünmüş gibi tekrar yaşadım.

 

  1. Türkiye’nin en köklü liselerinden biri olan Haydarpaşa Lisesi’nde okumuşsunuz. Haydarpaşalı olmak eminim büyük bir gururdur. Siz lise hayatınızda nasıl bir öğrenciydiniz? Lise çağındaki gençlere ne gibi önerileriniz olur?

Haydarpaşa Lisesinin kolları beni daha 12 yaşımda sarıp sarmalamaya başladı. İstanbul’da ikamet eden arkadaşlarımız genelde gündüzcüydü, akşamlarını evlerinde geçiriyorlardı, yatılı olan bizler yurdun dört bir yanından gelme öğrencilerdik. Ayrıca İran, Yunanistan gibi dış ülkelerden gelen paralı yatılı arkadaşlarımızda mevcuttu.

Günlük yaşam programımız sabah 6.00 da uyanış, 7.00-8.00 arası ders çalışma (etüt) 8.00 Kahvaltı, 8.30-12.00 Sabah dersleri, 12.15-12.45 arası Öğle Yemeği, 13.00-15.30 arası Öğle sonrası dersler, 15.30-17.00 arası serbest aktivite, 17.00-19.00 arası 1.Etüt, 19.00-20.00 Akşam yemeği, 20.00-21.00 2.Etüt, 22.00 Uykuya Vaktiydi. Pazartesiden Cumaya kadar 5 günün programı böyleydi. Cumartesi günleri 8.30-13.00 arası yarım gün olmak üzere haftada 6 gün okul vardı. Cumartesi öğleden sonraları ve Pazar Günleri serbest aktivitelerle uğraşırdık. Her türlü spor dalı, müzik odasında enstrüman çalmayı öğrenmek gibi.

Bu programı yazmamdaki ana sebep daha 12 yaşında eğitimin gereksinmesinden doğan bir disiplinle yetişmeye başlamış olmam. 12 yaşında çorabımı yıkamayı öğrenmem. Bana bunlar hiç zor gelmedi çünkü babam 9 yaşımda iş hayatıyla beraber beni sorumlulukla tanıştırdı. İlerleyen yıllarda mesuliyette hiç ağır gelmedi. Başarılı bir yaşamım olmasının ana faktörlerinin başında Haydarpaşa Lisesi’nin öğrettiği yaşam şekli gelmektedir.

Yaşam bakışıma, zorluklarla mücadele ederken pes etmeme alışkanlığımı ilk orada kazandım. Öğretmenlerimiz sanki seçme kişiliklere sahip insanlardı, öğretmenliği aşmış hepimizin bir babası ve annesi gibiydiler. Nöbetçi Öğretmenler akşamları bizlerle oturur, görüşür derslerimizde eksik olan yerleri sorduğumuzda bizlere tekrar anlatır izah ederlerdi. Üniversite son sınıf öğrencilerinden müteşekkil okulumuz müdürü tarafından seçilerek alınan, genelde lisemizden mezun olmuş etüt abilerimiz olurdu. Derslerde zorlandığımız yerleri onlara sorar yardım alırdık.

Kısacası Haydarpaşa Lisesinde başarısız olabilmek imkansızlaştırılmıştı.

Gelelim nasıl bir öğrenci oluşuma, bizim talebeliğimizde bir tabir vardı “5 ten şaşma 6 yı aşma” ben bu ayarda bir öğrenci iken, okulun basketbol takımının ilk 5 inde okul müsabakalarına çıkan, ayrıca okulun 5 bin metre koşucusuydum. Müsabakalarımıza öğretmenlerimiz de gelir, bilinen ve müsabakalardan dolayı kaçırdığım dersleri öğretmenlerin şahsıma tekrar verdikleri derecede sevilen bir öğrencisiydim. Disiplinin yaşamıma girmesinin yanında sıhhatli bir bedene sahip olabilmemi de o yıllarda yaptığım spordan kaynaklandığı inancındayım. Haydarpaşa Lisesi benim için aynı zamanda bir hayat okulu da oldu. Geleceğimi mayaladı…

 

Liseli gençlere tavsiyem, daha bu yaşlarda yaşam deneyimi olan insanlardan aldıkları bilgileri öğütten ziyade fikir olarak algılama olarak kendilerini alıştırmaya başlasınlar. Çünkü gelecekleri açısından fikir alış verişi özel yaşamlarında ve iş hayatında çok önemli bir yer teşkil edecektir. Yaşamlarında başarıları ve kuracakları düzenleri için kapalı olan kapılarını açacak bu anahtarları genç yaşlarında sahip olmaya başlayacaklardır. İyi fikirler yaşam yollarına konulan aydınlatma direkleri gibidir. Adımlarımızı görerek ve daha bilinçli olarak atmamızı sağlar.. tıpkı bir navigasyon cihazı ile yol alır gibi..

Diğer ve en önemli tavsiyem muhakkak kendilerine bir hedef belirlesinler ve o hedeflerinden asla vazgeçmesinler. Hedefsiz ne yaşam olur, nede başarı yakalanır. İki kızıma verdiğim iki örneği onlar içinde vermek istiyorum “Su devamlı aynı noktaya damlarsa o mermer oyulmaya mahkumdur.”  Eski camilerin şadırvanlarına bakarsanız göreceksiniz.

“Çiviye çekicin aynı noktasınla vurduğunuzda o çivi girmeye mahkumdur.” Yeterki çiviyi yamultmayın bunda da çekici tutma becerisi yatmaktadır. Bu beceriyi size veren, aldığınız eğitimler ve deneyimli kişilerden alacağınız öğütler olacaktır. Eğitim alırken diplomaya sahip olmaktan ziyade meslek edineceğiniz dalı iyice öğrenmeye odaklanın ki işinizde başarıyı yakalayabilesiniz.

 
  1. Yurtdışında 23 senelik bir deneyiminiz oldu. Otomotiv sektöründe 23 senelik kariyer size neler kattı?

Kanada’daki yaşamım özgüvenimin daha da güçlenmesini sağladı. Sıfırdan başlayabilen bir insanın nerelere kadar yükselebileceği, insanın en büyük gücünün aslında kendi içinde olduğunu, yeter ki bunu keşfedip nerede ve nasıl kullanabileceğini, zamanın ve zamanlamanın çok önemli bir faktör olduğunu, bir insanın iş ve yaşamı paralelinde kendini  güncellemeye ve öğrenmeye devam etmesi gerektiğini, fikirlere açık çözüm odaklı olmayı, olmazı değil oldurulması için ne yapılması gerektiğini, başarmanın gereksinmelerini, sabırlı ve sakin olmayı, iyi bir dinleyici olup, dinlemeden çözüm üretilemeyeceğini, takım kurmayı, müşteri diyaloğunu ve hitabetini, kendini sevdirebilmeyi, şirket yönetimini, paradan önce müşteriye değer verilmesini, GÜVENİN insan dialoğunun temeli olduğunu…. inanın hepsini yazmaya kalksam bana ayrılan derginizdeki sütuna sığdıramazsınız.

Otomotiv olarak, tüm marka araçlar üzerinde bilgi sahibi oldum. Rahatlıkla her marka araca servis yapabilen bir şirkettik an ve an birçok müşterimiz araçlarının kendi marka servislerinden daha iyi seviyede servis yaptığımızı dile getirirlerdi. Bu dile getirmeler bizleri işe odaklanmamızı daha uç noktalara getirip motivemizi arttırırdı. İnsanın sistemli çalışıp uygun prosedürlerle işini yapılandırdığında daha da iyileri yapabileceğini öğretti.

 Benim şirkete kattığım en önemli husus ise şirket sadece Amerikan arabalarına servis yapıyordu, 1990 yılından sonra şahsımın girişimleri ile Avrupa yapımı BMW, VW, Mercedes, Renault araçları da servis kapsamına aldık. 2005 yılından sonra otomatik şanzıman, lastik, cam değişimi, birçok servisleri ekleyip şirketin daha fazla kazanmasına ve  son 6 yılımda yeni lokasyonlarda 40’ın üzerinde servis istasyonlarının açılmasını sağladım.

 

  1. Kuzey Amerika’da yaşamak biz gençlerin şu an en büyük hayallerinden biri olabilir. Genç yaşta yurtdışında çalışmaya başlayan biri olarak, yurtdışına çıkmak isteyen gençlere ne gibi önerilerde bulunursunuz?

Kanada nasıl bir ülke diye sorulduğunda cevabım tek olur. “Sadece sürücü belgesinde resim kullanılan, başka hiçbir belgede resme ihtiyaç duyulmamış devletinin vatandaşına, vatandaşının da devletine tam inandığı, toplumun birbirine karşı GÜVEN temeli üzerine yapılandırılmış bir ülke”  diyebilirim.

 

Gitmek isteyen gençlere tavsiyelerim Öncelikle ne için veya ne sebepten gitmek ihtiyacı hissettiklerini çok iyi etüt etsinler, Gitmek istedikleri ülkeyi tayin edip kararlarını kesinleştirsinler, o ülke hakkında yaşam standartlarını ve isteklerini gerçeğe dönüştürebilme imkanlarını öğrensinler, o ülkenin konuşulan lisanının temel öğreni safhasını Türkiye’de öğrenmeye çalışıp ilk etapta orada insanlarla diyalog kurabilecek seviyeye getirsinler, mümkünse legal yollardan başvuru yaparak gitsinler, tamamı ile yerleşmeden önce bir kaç aylığına gidip orada yaşayacak kararını vermişçesine incelemeye tabi tutup, sonra tam yerleşime karar versinler. Şayet evliyseler bu ön araştırmadan sonra ailelerini getirsinler. Geçim şartlarını mukayese ederken parasal  değer olarak değil fiyatları birim bazından göz önünde bulundursunlar. Çünkü orada kazanıp Türkiye’de harcamayacaklar.

Şunu hiç unutmasınlar, mücadele dünyanın neresine giderseniz orada daha da çetin olarak karşınıza çıkacaktır. İyi bir yaşama sahip olabilmenin mücadelesi de o paralelde yüksek oluyor, bunu asla unutmayınız.

Örneğin, şahsım haftanın 6 günü toplam ortalama 50-55 saat arası işimin içindeydim. Seyahatlerim esnasında evimden sırası geldiğinde günlerce uzak kalıyordum. Salary yani yıllık ücretle çalışan biriydim. Bu sebepten bu hususları da göz önünde bulundurmanızı isterim. Hiçbir işyerinin servis aracı yoktur, şirketler çalışanına yemek vermez.

Şu an Kanada’da asgari saat ücret kesilecek vergilerden önce 15.00 Can.doları 2+1 kiralık daire orta halli semtlerde 2200 ile 2500 Can.dolar civarındadır.

En önemli husus ise, ilk başlarda Türkiye’de beğenmediğiniz işlerden de daha düşük işlerde çalışmaya maruz kalabilme ihtimalinizin olacağıdır. Ve orada da iş arama durumunla karşı karşıya bulunacağınızdır. Gitme kararınızı çocuklarınız için veriyorsanız yerinde bir karar diyebilirim. Sadece maddiyat içinse Türkiye’de zengin olamayan dünyanın hiçbir ülkesinde olamaz. Artık Kuzey Amerika’da da yaşam çok pahalı, para biriktirmek için o kadar saati burada da çalışsanız, aynı külfetli fedakar yaşamı burada da yaşasanız, o parayı Türkiye’de de biriktirirsiniz düşüncesindeyim. İşte bunları anlayabilmeniz için tam yerleşmeden önce, gidin görün, inceleyin sonra buradaki işinizden istifa edip her şeyinizi satmaya kalkışınız.

Tek kişinin geliri asla size standart bir yaşam imkanı sunmaz, bunu da bilmenizi isterim.

  

  1. Tekin Kurumsal Eğitim ve Danışmanlık şirketine 2013 yılından beri sahipsiniz, bu şirketi açma motivasyonunuz neydi?
  • 2012 yılında ülkeme döndükten sonra almış olduğum aracımla gitmiş olduğum servis istasyonundaki müşterilere karşı bakış açıları.
  • Çalışanlar arasındaki ilişkiler, müesseselerin büyüklük şemsiyesine sığınan marka yükünü taşımayı tam anlayamamış veya anlatılmamış elemanlar.
  • Sadece o günlük para getirisi düşünülen satış ve hizmetler.
  • Ziyaretlerim esnasında servis müdürleri ve elemanlar ile yaptığım muhabbetler esnasında önerilerimi can kulağı ile dinlemeleri beni bu konuda eğitimci olmaya yöneltti.

Yıllarca Kuzey Amerikada öğrendiklerimi bu şirketlere aktarmaya başladım. Eğitim ve seminer verdiğim servisler de büyük değişimler oldu, müşteri memnuniyetleri artarken şikayetlerde büyük düşüşler yaşanmaya başlandı… Derken gelen diğer şirket teklifleri otomotiv dışındaki şirketlere doğruda yöneltti. Kısacası yaptığım iyi işler kendi reklamım ve gururum oldu.

 

  1. Çok fazla kültüre sahip ekip üyeleriyle birlikte çalışma fırsatı buldunuz. Sizin için ekip üyelerinde gerekli 3 önemli davranış nedir?

1.  Dürüst Olması

2.  Güven Vermesi

 3.  Pozitif Enerji Yayması ve Takım çalışmasını benimsemesi

 

  1. İş dünyasında başarılı insanların günlük rutinlerini hepimiz takip ediyoruz. Sizin gibi 30 küsür senelik başarılı iş hayatına sahip olan birinin, günlük rutinleri var mı? Var ise, bizlerle paylaşabilir misiniz?

İnsanları şartlandırıcı etki yaratmaması amacı ile bu konuyu günlük rutin olarak değil de günlük yaşamım olarak ele alırsak daha samimi ve yumuşak hissettirebilmeyi düşündüm.

Bu yaşamımı 2 bölüme ayırmak gerekiyor, 2012 yılının evveli ve sonrası.

Full Time iş hayatımın içinde olduğum Toronto’daki yaşamımda asla ihmal etmediklerim;

  • Kızlarım ile her akşam yemeğindeki sohbetim. Onları dinler ve yapılması gerekli ne varsa yerine getirirdim. Çünkü benim Kanada’ya yerleşmemdeki tek nedenim onların iyi bir eğitim alıp geleceklerini garanti altına alabilmekti.
  • İstasyonların gün bitimi kapanması akabinde Bölge Müdürlerinden günlük raporların alımı (toplam servis yapılan araç sayısı, varsa müşteri şikayet sayısı kontak kurulup memnuniyet sağlanıp sağlanmadığı, varsa elemanların dile getirdiği şikayetler, ertesi gün doğum günü olan elemanların isimleri, günlük brüt kazanç gibi ve akabinde teşekkürlerimin bildirmem)
  • Her akşam saat 21.00 de o gün doğum günü olan elemanlara telefon açıp doğum gününü kutlayıp, gününün nasıl geçtiğini sorar, seneye doğum gününde sana bu istasyonu hediye etseler daha iyi olabilmesi için neler yapar, neleri değiştirirdin diye sorumu sorardım. (bu soruyu elemanın şirketten memnuniyet seviyesini ölçmek, istasyonda kibarca bir sorunun olup olmadığını ve managerin çalışanla arasındaki diyaloğunu öğrenmek ve çalışanın şirketin başarısı için katkısını sağlayıp onunda değerli bir kişi olduğunu, onunda fikirlerine açık olduğumuzu dile getirerek değerliliğini anlamasını isterdim. İnanın o birinci kademedeki insanlardan o kadar güzel fikirler çıkıyordu ki şaşarsınız. Çünkü bende o seviyelerden başlayıp Operasyon Müdürlüğüne yükselmiştim)
  • Her Cumartesi sabah 7.00 de o hafta sonu için listeme aldığım 5 istasyonu ziyaret edip donat ve kahve bırakırdım. Hal ve hatırlarını sorardım. Ayın çalışanı ödülüne sahip olan teknisyeni Öğle yemeğine çıkarırdım.
  • Akşamları 12.00 de yatar ve her sabah 6.00 da kalkar duşumu alır 8.00 de başlayan mesai için 7.30 da ofiste olurdum. Yıllardır uyku saatim günde 6 saati geçmez.
  • 00-12.00 arası yapılması gereken işlerimi yapar, 13.00-17.00 arası ertesi gün yapılacakların listesini hazırlar gerekli istasyonlar bildirir takibe alırdım. 17.00-18.00 arası istasyon müdürlerinden birisi ile buluşur kahve içerdim.
  • 19.00 da evimde olup 19.30a kadar alt kattaki sauna ve yüzme havuzunda vakit geçirirdim.

 

2012 Nisan Türkiye’ye dönüşümden sonra denize sıfır Karamürsel ilçesinin bir balıkçı köyüne yerleştim.

  • Pandemiden ötürü genelde vaktimi kitap okumakla ve otomotivdeki yenilikleri araştırmakla geçerken, elektrikli araçlar şu an yakın takibimde.
  • Bazı zamanlar gerekli sağlık tedbirlerini alarak istişarede bulunmak isteyen servis müdürü arkadaşlarla görüşmelerde bulunuyorum.
  • Ayrıca Linkedin kullanan üniversiteli genç kardeşlerimin merak ettikleri sorularını özelden yanıtlayıp yardımcı olmaya çalışıyorum.
  • Pandemiden evvel yardım talep eden şirketlere gidip incelemelerde bulunup gerekli olan operasyon dokunuşlarının projesini hazırlayıp gereğini bizzat koordineli olarak oradaki müdür ve takım arkadaşları ile beraberce işleme alıyorduk.
  • Olmazsa olmazlarım, uykum 6 saattir, gece 12.00 de yatar, sabah 7.00 de kalkar ve hemen filtre kahvemi yapar, denize karşı İzmit körfezinin görünen bir kısmını seyrederek kahvemi içerim. Günlük haberleri okur, sabahları bisiklet turuma çıkarım. Birde iyi bir futbol seyircisi olarak Beşiktaş’ın maçlarını asla kaçırmam.
  • 2012 den bu yana 9 yıldır Türkiye’de müşteri servisindeki eksiklikleri, olması gerekenleri an ve an not alarak biriktiriyorum, amacım 30 yılı aşkın bir tecrübeyle görüşlerimi de katarak bir kitap altında toplamaktır.

Yakında bunun çalışmasına da gireceğim.

  9.Uzun süren iş hayatınız boyunca inişler çıkışlar muhakkak olmuştur. Peki siz engellerle karşılaştığınızda kendinizi nasıl motive edebiliyorsunuz?

Tek yaptığım, o konuda başarı elde edildiği zamana filmi sarıp tekrar seyreder, bazı elemanların rollerini değiştirip, senaryoda gerekli olan ufak dokunmaları yaparak yola devam ederdim.

 

  1. 20 yaşında yolun başında olan Ergun’a ne demek isterdiniz? 20 yaşındaki kendinizi diyebileceğiniz cümleler, biz gençler için çok değerli.
  • Bizim ülkemizde 20 yaş yolun başı olarak gözükse de 1.Dünya ülkelerinde bu 16 yaşında başlıyor. Siz siz olun ailenizin “okuyan çocuk çalışmaz” sözüne asla kulak asmayınız, çünkü sorumlulukla ne kadar erken tanışırsanız üniversite bittiğinde o okuyan çocuk çalışmaz diyen ebeveyniniz sizden artık biran önce iş bulmanızı yani mesuliyet almanızı istemesi sebebi yüzünden ailenizle aranızın açılmasını da engellemiş olacaktır.
  • İş mülakatlarında daha rahat olmanızı sağlayıp sorulan sorulara doğru yanıtlar vermenize yardımcı olacaktır.
  • Sorumlulukla tanışmayan bir gence mesuliyet birden ağır gelecektir. İş hayatına alışması zaman alacaktır, başarıları ve terfileri gecikecektir.
  • Bu sebepten üniversiteye başladığınızda en az haftada 4 saat dahi olsa part time bir işte çalışmanızda fayda olacaktır.
  • Okul öğretir, iş hayatı öğrendiklerinizi pekiştirir yaşam omurganızı oluşturup dik durmanızı sağlayıp, özgüven duymanızı sağlar.
  • Başarmak için daima kendinize bir hedef tayin edin. Hedefsiz asla başarıya ulaşılmaz. Sevemeyeceğiniz bir iş dalının eğitimine asla yönelmeyin.
  • Üniversite eğitiminizde diploma için değil, muhakkak öğrenmek için maksimum çaba sarf edin. Çünkü artık sizin işiniz o branş olacaktır. Size başarı yolunda öğrendikleriniz eşlik edecektir.
  • Yaşamınızda dinlemeye daima öncelik tanıyın. Asla konuşma sırası siz gelsin amaçlı dinlemeyin. Odaklanarak dinlemek daima doğru yanıt vermenizi sağlayacaktır.
  • Vereceğiniz doğru yanıtlar, sizi bulunduğunuz ortamda problem yaratıcı değil çözüm odaklı kişi durumunda gösterir. Aranılan ve saygı duyulan birey konumuna getirir.
  • Sosyal yaşamınızda problemi yaratanlarla asla problemi çözemezsiniz. Yine de çözmek için bir atlımda bulunduğunuz halde kişi hala inatla ısrar ediyorsa en kestirme yoldan dönün arkanızı ve muhakkak uzaklaşın.
  • Yaşamda sizi kişi yaralamışsa asla ikinci şansı vermeyin çünkü bu şansı taviz algılar ve sizi öldürür. Seven ve saygı duyan kişiler asla sevdiği ve saygı duyduklarını incitmezler.
  • İlişkilerinizde saygı ve sevgiyi ön planda tutup güler yüzlü olunuz. Saygı gösteren saygı görür, güler yüz daima önünüze gülen yüzler getirir. Daima pozitif olunuz.
  • Siz siz olun sakın kurnazlığı ve çakallığı akıllılık olarak nitelendirmeyin.
  • ATATÜRK ün NUTUK kitabını muhakkak okuyunuz.
 
  1. Başarılı bir iş hayatına sahip olmanız ve kendinizi devamlı geliştirmeniz bana çok ilham oldu. Tüm kariyerinizi ve eğitimlerinizi bir kenara koyarsak ‘’sonunda başardım’’ dediğiniz nokta ne idi?

İki kızımın da kendilerine gösterdiğim yolda hedeflerine ulaşmalarıdır.

Her ikisi de İlkokuldan Üniversiteye başlayana kadar Fransızca eğitim veren okullarda öğretim gördüler. Aynı okulları ve üniversiteyi aynı bölümü bitirdiler.( Hukuk Fakültesi Enternasyonal Hukuk üzerine İngilizce eğitim aldılar.)

Büyük kızım eğitimcilik üzerine mastır yaptı şu an Toronto’da yaşıyor ve Eğitim Görevlisi.

Diğer kızım ise 1 yıl reklamcılık ve marketing, 2 yılda İnsan Kaynakları üzerine eğitim aldı. Şu an Türkiye’de Enternasyonal bir otomotiv şirketinde yönetici pozisyonunda.

Bir baba için sizce bundan büyük bir başarı ve gurur olabilir mi ?

   12.Başarılı bir girişimci olarak, girişimci olmak isteyen gençlere verebileceğiniz tavsiyeler nelerdir? Harekete geçmek için neler yapmalarını önerirsiniz?
    • Her ne kadar o iş dalında çalışmış olsanız da iyi ve sağlam kararlar, iyi bir araştırma ve kendinizin de yapmış olduğu gözlemlerin bu konuda nazarinin yanında, pratik olarak uygulamış, bizzat çalışmış başarıları onaylanmış kişilerinde bilgilerine baş vurarak pekiştirildikten sonra yapılmalıdır. Çünkü gözünüzden kaçan, o ana kadar aklınıza gelmemiş bir hususu gözden kaçırmış olabilirsiniz. Sebebi çalışandan, çalıştıran duruma geçeceksiniz. İki farklı durum olduğunu asla unutmayınız.
    • Daima A, B ve hatta C planları yapıldıktan sonra şirketi hayata geçirilmelidirler.
    • Bu konuda bilgi satan bir çok kişi ve şirketler bulunmaktadır. Sadece eğitimle bilgilenmiş fakat iş hayatında bizzat çalışmamış, uygulama fırsatı bulamamış şahıslardan uzak durunuz. Çalışma bilinenin ne denli doğru olduğunu kişinin başarı seviyesinin gerçek ölçümüdür. Aksi taktirde maddi olanaklarınızı yani sermayenizi bu kişilerin deneme tahtasında kaybetmiş olursunuz. Tebeşir tozu gibi uçar gider.

 

     13. Eğitim ve danışmanlık şirketine sahip olduğunuz için bu sorunun cevabı biz gençler için çok değerli. Türkiye’deki gençlere eğitimleri hakkında tavsiyelerde bulunabilir misiniz?

Eğitim ile yaşamı ben bir bütün kabul ediyorum. Soruya bu bakışımla cevap vermek istiyorum.

  • Eğitim aldığınız okulu asla küçümsemeyin, iyi bir öğrenci için kötü okul yoktur.
  • Eğitimde motivasyon karşılıklıdır. Hoca öğrencisini ne kadar motive ediyorsa hocayı da öğrenci o kadar motive eder. Hiç bir hoca boş sınıfa ders vermek istemez, derslerinizi asla ihmal etmeyiniz.
  • Severek yapacağınız iş üzerine eğitim alıp kendinizi daima geliştirin. Çünkü yaşam boyu bu iş dalının içinde olacaksınız. İnsanın sevdiği iş dalında başarılı olabilme oranı her zaman daha yüksektir.
  • Şans önünüze gelen fırsatı değerlendirmektir. Fırsatları değerlendirmesini iyi bilmeniz gerekiyor.
  • Zaman en değerli, kaybedildiği zaman yerine asla konulamayan insan yaşamındaki en önemli değerdir.
  • Muhakkak bir yabancı dil öğrenin.
  • Sosyal aktivitelere muhakkak katılın, insan ilişkilerinizi arttırın.
  • Spor yapmayı ihmal etmeyin, en basit olarak yürüyüşlerde bulunun. Sıhhatli ve enerjik olmak, performansınızın önemli bir parçasıdır.
  • En önemli husus ise işe girdikten sonra asla kendinizi güncellemeyi ihmal etmeyin, meslek dalınızda her geçen gün yenilikler olmaktadır. Bunu asla unutmayınız.
  • Son zamanlarda büyük şirketlerin CEO ları HİNTLİ kişilerden seçilmeye başlandı, incelediğinizde eğitim durumları üniversitenin üzerinde olmadığını göreceksiniz.
  • İşlerini çalışarak, pratik olarak uygulayarak, tecrübe kazanarak öğreniyorlar. Başarıyı yakalamak için yaşamınızın tümünü okul sıralarına ayırarak kaybetmeyiniz. Öğrendiklerinizi iş hayatına katamadığınız sürece hiç bir anlamı olmayacaktır.

İş hayatı başarısı bambaşka bir dünyadır. Gerektiği zamanlarda, gerekiyorsa eğitim barınızı yükseltiniz. (İleri ülkelerde daima bu yol izleniyor)

Çünkü cepheniz iş hayatınız, savaştığınızda rakipleriniz olacaktır.

 

Bu güzel röportaj için Ergun Bey’e tekrar ve tekrar teşekkür ederiz. Kendisinin verdiği tavsiyeler bizce hayatınızın her alanında yardımcı olacak. Eğer motivasyonunuz düşerse tekrar tekrar bu röportajımızı okumanızı öneririz. Gerçek bir ilham kaynağı Ergun Bey bizim için.

Ergun Tekin LinkedIn Hesabı

İlginizi Çekebilecek Diğer Röportajlarımız

13 Soruda Urbanite Venture ve Arzu Tekir 

13 Soruda Musa Can Arslan ve ParkMentor

13 Soruda Mustafa Çalışkan ve Proje Gezgini

13 Soruda Çiğdem Sezer ve Çiğdem Sezer Akademi

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.