CRISPR: Bilim Kurgu Filmleri Gerçek Mi Oluyor?

Bilim kurgu filmlerini ve kitaplarını bir zamanlar çokça meşgul etmiş ancak şu anda yapılan araştırmalarla gerçekleştirilebileceği kanıtlanan ve hatta bilim insanlarına Nobel kazandırmış gen düzenleme ve gen aktarımının yeniden oluşturulmasıyla dünyaya gelecek tasarım bebekler (CRISPR) konusu gündemde oldukça yer kaplıyor.

Hayal gücünün sınırları olmayan ve her gün daha ilerisini hayal etmekten çekinmeyen insanoğlu olarak biyokimya teknolojilerini ve bilimi de kullanarak  hastalıkları iyileştirmeye, kusurlarımızdan arınmaya, hatta DNA’mızı değiştirip “mükemmel insanlar” olmaya çalışıyoruz.

Jennifer Doudna tarafından bulunan bu teknolojinin bilim dünyasında devrim yaratacağı ve geleceğimizi şekillendireceğine inanılıyor.

CRISPR Nedir, Ne Değildir?

CRISPR, DNA dizilimleri kümesidir. Düzenli aralıklarla bölünmüş palindromik tekrar kümeleri, kısa tekrarı baz dizileri içeren prokaryot DNA segmentleridir. Her tekrarı daha önce maruz kalınan bakteriyofaj veya plazmid kaynaklı kısa “aralayıcı DNA” segmentleri takip etmektedir. Basitçe anlatmak gerekirse geçmişte kendilerine saldıran virüslerle savaşan bakteriler özelleşmiş bir bağışıklık sistemi geliştirmişlerdir ve depoladıkları bu bilgileri adeta belleklerine kaydederek gelecekteki virüs saldırılarında kullanma amacıyla saklamışlardır.

CRISPR

South by Southwest (SXSW) ‘te konuşan “The Code Breaker: Jennifer Doudna, Gene Editing and the Future of the Human Race” kitabı ve Steve Jobs ve Albert Einstein gibi isimlerin hayatlarını da kitap haline getirmiş yazar Walter Isaacson’un CRISPR hakkındaki yorumları ise şu şekildeydi:

“CRISPR bir DNA dizisini hedefler ve kesmek için bir enzim olan makas kullanır. Jennifer Doudna, bize bunu kendi genlerimizi düzenlemek için kullanabileceğimiz bir araca dönüştürebileceğimizi söyleyen kişi.”

Ayrıca ilerde yalnızca kodlama değil genetik kodlama öğrenmenin de önemli olacağının altını çiziyor.

Isacson katıldığı panelde ilk bilimsel devrimin Einstein ile başladığını ikinci bilimsel devrimi getirenin ise bilgi teknolojileri olduğunu ve CRSIPR keşfi ile de üçüncü bilimsel devrimin eşiğinde olduğumuz iddiasında bulunuyor.

Gelecek Neler Getirecek?

Sanılanın aksine CRISPR teknolojisi çoktan kullanılmaya başlandı. Çinli bilim insanları CRISPR’ı AIDS’e karşı bağışıklığı olduğunu söyledikleri “tasarım bebekler” yaratma amacıyla kullandılar. ABD’de ise, orak hücre anemisi hastalarını iyileştirmek için kullanılmış. Birçoğumuza göre bu çok iyi bir şey. “ Harika, asla AIDS kapmayacaklar ya da asla kanser olmayacaklar” gibi düşünülse de bu denli üstün bir teknoloji ahlaki problemleri de akıllara getiriyor. Gelecekte bir zamanda kliniğe gidip çocuklarımızı istediğimiz gibi düzenleyebileceğimiz; boylarını, saç renklerini, göz renklerini seçebileceğimiz bir zamanın gelmesi de  çok yakın artık. “Tamam ama nerede duracağız” diye soruyor Isaacson katıldığı panelde:

Isaacson’a göre “gereklilik” sınırları içinde kalmalıyız. “ Farklı ülkelerden gelen bilim insanları ve  toplanmalı ve CRISPR’ı genetik olarak gerekli olmayan herhangi bir şey için kullanamayacağımızı söyleyen kurallar belirlenmeli,” diyor. Ancak teknoloji yaygınlaştığında kapalı kapılar ardında yapılacak testleri öngörebilir miyiz diye soran gazeteciye de, bunu bilmenin imkansız olduğunu söylüyor.

İnsanlar bir kez daha Dünya üzerindeki hiçbir türün başaramadığını başardı.

Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz. Fikirlerinizi bizimle ve diğer okurlarla paylaşmak için yorum yapmayı unutmayın…

İlham Almaya Devam Edin!

Moflin: Öğrenebilen ve Tepki Verebilen Evcil Robot

GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ VE KULAKLIĞIN BİRLEŞİMİ: BOSS FRAMES

Güney Işıkları Da Var Mı?

Zoom Görüşmelerinden Kaçmak Mümkün Mü?

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.